Kalecik Kalesi

Ankara şehir merkezine. D140 üzerinden gidildiğinde yaklaşık olarak 73 kilometre uzaklıkta bulunan Kalecik Kalesi’nin tarihi Bizans dönemine dek uzanır. Tam olarak Çankırı yolunun üzerinde bulunan tarihi kale, son derece etkileyici bir şehir manzarasına sahiptir. Adeta bölgenin tarihi atmosferini yansıtan Kalecik Kalesi, diğer tarihi mekanlara da oldukça yakındır ve bu nedenle de tur firmalarının gezi programlarına her zaman yer alır.

Kalecik ve çevresi, Ankara'nın en eski ilçelerinden biridir. Zira bölge tarihi 4000 yıl öncesine uzanır. Bilindiği üzere o dönemlerde bu bölgeyi Hititler yaşam alanı olarak kullanırdı. Bölge daha sonra Büyük İskender'in ve ardından da Doğu Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine girmiştir.

1071 Malazgirt Savaşı ile Türklerin Anadolu'ya girmeleriyle birlikte 1075 yılında Kalecik Kalesi de Anadolu Selçuklu Devleti himayesine girer. Selçuklu'nun yıkılmasının ardındansa kale, yöredeki beyliklerden olan Candaroğulları'nın himayesine geçer.

Osmanlı Devleti'inde Yıldırım Bayezid döneminde Ankara Osmanlı topraklarına katılınca Kalecik Kalesi de Osmanlı'ya geçer. Ardından gelişen süreçte Timur'un çekilmesiyle Candaroğulları bölgede yeniden hakimiyet kursa da Osmanlı bölgeyi de kaleyi de yeniden almayı başarır. Öyle ki burası, uzun yıllar boyunca Osmanlı'nın Çankırı sancağına bağlı bir kaza olmuştur.

Kalecik Kalesi, büyük bir kaya kütlesinin üzerine oturtulmuş gibi durur. Bu nedenle de oldukça sert ve etkileyici bir görünümü vardır. Kalenin etrafında o dönemin duvar işçiliğinden önemli izler bulmak mümkündür.

Kalecik Kalesi, Evliya Çelebi'nin Seyehatname'sinde de kendine yer bulur. Buna göre kale, Bursa Tekfuru tarafından kızına çeyiz olarak yaptırılmıştır. Hatta bölgenin ve kalenin ismine getirilen "-cik" küçültme ekinin nedeni de bölgenin yalnızca kale etrafında konumlanan ufak bir yerleşim olmasındandır.