Alanya Kalesi

Antik Bizans döneminde Güzel Dağ (Kalonoros) olarak adlandırılan ve denizcilerin yer belirleme noktasıdır burası... Akdeniz’in incisi olan şehrin tarihçesidir. Buyurunuz; Alanya Kalesi. Milattan Önce IV. yüzyılda keşfedilen Antalya, dönemin coğrafyacısı Scylax tarafından Korakesion adıyla anılır. Scylax’in ‘Kilikya’dan batıya doğru gidildiğinde ilk görülen, çok dik bir kayaya sahip ve zapt edilmesi zor olan şehir.’ diye bahsettiği Antalya, daha sonrasında uzun bir süre korsanların hakimiyetinde kalır. Milattan Önce II. yüzyıl tarihinde, dönemin hükümdarı Diototos Tryphon tarafından bugüne kadar ulaşmış dış surlar yaptırılır. İki yüz yıla yakın korsan himayesinde kalan şehir, Romalı Pompeius’un galibiyeti sonucunda Bizans hakimiyetine geçer. Hemen ardından Diototos Tryphon’dan kalan surların içine bugünkü Alanya Kalesi inşa edilir. Yapı bittiğinde burası Güzel Dağ (Kalonoros) olarak isimlendirilir ve gemicilerin yönlerini belirledikleri işlek bir liman noktası olur. İçkale kısmında kilise, manastır harabeleri ve oval kuleye sahip surun kalıntıları olan yapı 1221’de Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaeddin Keykubat’a teslim edilir. Kaleyi teslim alan Selçuklu hükümdarı, oldukça büyük bir imar dönemine sokar Güzel Dağ’ı… ‘Parlak Dönem’ olarak adlandırılan bu zaman diliminde yüzlerce yıllık surlar sağlamlaştırılır ve yenilerinin eklenir. Büyük sarnıçların, tersanenin, tophanenin Andızlı Camii, Akşebe Mescidi, Aşağı Kale, Selçuklu hamamı ve Kızıl Kule’nin de yapıldığı dönemde Antalya en ihtişamlı dönemini yaşar. Binlerce yıllık tarihinde zamana meydan okurcasına her gün güneşi ve ayı selamlar Alanya Kalesi. Kaşiflerini zaman yolculuğuna çıkartan yapı, ziyaretçilerine Akdeniz sıcaklığındaki misafirperverlik sunar.