Gölyazı

Gölzyazı, Bursa şehrinde önemli bir antik yerleşim alanıdır. Büyük bir yarımada üzerine konuşlanan bu turistik bölgenin tarihi ise milattan önce 6’ncı yüzyıla kadar uzanır. Tarihi geçmişine bakıldığında Gölyazı’nın, antik dönemlerde ‘Apollonia ad Rhyndacum’ olarak adlandırıldığı görülür. Bu da bölgede yer alan Ryndacus adlı ırmaktan kaynaklanır. Irmak günümüzde Orhaneli Çayı olarak bildiğimiz yerin ta kendisidir. Apollonia sözcüğü ise o dönemlerde Işık Tanrısını ifade eder. Apollonia ismiyle kurulan sekiz antik kent daha bulunur. Gölyazı daha çok Bizans zamanında gelişim gösterir. Ortaya çıkarılan dini eserler ya da mekanların önemli bir kısmı bu döneme aittir. Gölyazı ile alakalı arkeolojik çalışmalar istenilen düzeyde olmamıştır. Bu sebeple bölgeye dair bilgiler büyük ölçüde elde edilen sikkeler sayesinde saptanır. Gölzyazı’da yapılan çalışmalarda Bizans döneminden kalma pek çok imparatorluk sikkesine rastlanılır. 1303 senesinden sonra burası Türklere açılır. Gölyazı içinde yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeken çok sayıda eser vardır. Deliktaş, Taş Kapı, Hagios Georgios Kilisesi, Apollon Tapınağı, Hagios Konstantinos Manastırı, bunlar arasında öne çıkar. Gölyazı aynı zamanda bir SİT alanı olarak ilan edilir ve bu sayede koruma altına alınır. Bölge içinde aynı zamanda ne zaman yapıldığı tam olarak belirlenemeyen cami ile hamam bulunur. Diğer yandan burada yer alan ve ‘ağlayan ağaç’ olarak ün yapan 750 yaşındaki çınar da ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görür. Köy meydanına girer girmez bu görkemli ağaç, tüm heybetiyle sizi selamlayacaktır. Gölyazı’nı incelediğiniz zaman karşınıza hem Türklerin hem de Rumların ortak tarihi çıkacaktır. Geçmişte bir Rum köyü olan bölgede bugün de ağrılıklı olarak mübadele esnasında Selanik üzerinden gelenler yaşar. Gölyazı bölgesinde insanların önemli bir bölümü turizm ve balıkçılıkla geçinir. Burada balık tutabilir, bol bol fotoğraf çekebilir, Zambak Tepe’ye çıkabilir ya da sandal keyfi ile ada turu yapabilirsiniz.