Defterdar Camii

Osmanlı döneminden kalan camiler düşünüldüğü zaman, akla gelen ilk şehir genelde Edirne olur. 100 yıla yakın bir süre Osmanlı’ya başkentlik yapan şehir, aynı zamanda pek çok azınlığı bünyesinde barındırdı. Şehrin en önemli ibadet merkezlerinden biri olan Defterdar Camii, Mustafa Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılır. Mustafa Paşa aynı zamanda Kanuni Sultan Süleyman’ın defterdarı olarak bilinir. Defterdar Camii, bazı kaynaklarda Koca Mustafa Paşa Camii olarak da geçer. Caminin yapım yılı kayıtlara 1576 olarak geçer. Cami özellikle 1752 senesinde gerçekleşen büyük depremden son derece olumsuz yönde etkilenir. O dönemde kubbe tamamen çöker ve ahşap bir çatı ile onarılır. Özellikle Hacı Ruşen Efendi bu onarımlarda ön plana çıkar. Cami çok uzunca bir süre bu haliyle kullanılır. 1953 senesinde gerçekleşen diğer depremden sonra tıpkı orijinalinde olduğu gibi yeniden kubbeli hale dönüştürülür. O dönemki onarım çalışmalarında yeni bir cemaat bölümü de eklenir. Deprem sonrası onarım çalışmaları tam dokuz sene devam eder ve cami 1962 senesinde ibadete yeniden açılır. Edirne’nin merkezinde; Talat Paşa Caddesi üzerindeki Edirne Öğretmenevi’nin hemen yanında yer alan Beylerbeyi Camii, bugün Vakıflar İdaresi’nin kontrolündedir. Cami, tek kubbeli ve mütevazi bir yapıya sahiptir. Bugün camideki bazı bezemeler dışında orijinal mihrap yerinde yoktur. Aynı şekilde ahşap minber de bugüne ulaşamayan bölümler arasındadır. Günümüzde yalnızca namaz vakitlerinde açık olan camiyi gün içinde ziyaret etmek mümkün değildir. Sultan Selim Camii, Rüstem Paşa Kervansarayı, Mehmet Paşa Hamamı ve Beylerbeyi Camii buraya oldukça yakın olan diğer eserlerdendir. Dolayısıyla camiyi ziyaret edenler, bu önemli eserleri de görme şansı bulur.