
Bukoleon Sarayı
11.02.2024 23:28
Bizans Dönemi’nden günümüze ulaşan en göz alıcı mimarilerden biri olan Bukoleon Sarayı, Tarihi Yarımada’nın Marmara Denizi kıyısında mükemmel bir konuma sahiptir. Çatladıkapı mevkiinde; Kumkapı ile Cankurtaran arasında yer alan saray, kentin en turistik yapılarından biri olan Ayasofya’nın ise doğu kesiminde konumlanmaktadır.
Bukoleon Sarayı’nın inşa tarihi kaynaklara göre Hıristiyanlık öncesi döneme kadar uzanır. İmparator II. Theodosios tarafından 408 – 450 yılları arasında yaptırılan sarayın günümüze ulaşan kısımları yüksek ihtimalle 829 – 842 yılları arasında Teofilos döneminde eklenmiştir. İmparatorluk iskelesi burnu ile Faros adı verilen fener burcu arasında uzanan yapıda kullanılan mermer blokların tarihi ise İlk Çağ’a kadar uzanır. Tam tamına 300 metre uzunluğundaki ön cephesi ile hemen göze ilişen görkemli saray, ilk inşa edildiği zaman iki ayrı bölümden oluşan bir yapıya sahipti.
Anıtsal merdivenin, Bukoleon Sarayı ile ön kısmında bulunan küçük limanı birbirine bağlayan güney ve kuzey doğrultusundaki duvarın içinden geçmesi, saraya dair en çok büyüleyen detaydır. Batı parçasının 1870’li yıllarda demiryolu inşası nedeniyle büyük ölçüde tahrip olduğu Bukoleon Sarayı’nın günümüze ulaşan kısmı ise doğu yakasını oluşturmaktadır. Zengin bezemelerin olduğu sütunların apayrı bir hava kattığı Faros yakası ise kesinlikle görülmeye değerdir. Bukoleon Sarayı’ndan çıkarılan bazı eserler bugün itibariyle İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenir.
Osmanlı Sultanı II. Mehmed’in 1453’te İstanbul’a girdiği dönemde sarayın ayakta ama bir o kadar da harap olması, 1873 yılındaki büyük yıkıma sebebiyet verdi.
Galeri



