Nasreddin Hoca Türbesi

Göle maya çalmaya çalışan, kazanın doğurduğunu iddia eden ve eşeğe ters binen Nasreddin Hoca’nın yanındayız. Güldürü olarak nitelendirilebilecek hikayelerinin her birinde ayrı bir felsefi düşünce yatan Nasreddin Hoca’nın kabri kendisi gibi neşeli bir mimariye sahiptir. Türbe ve mezarlar her ne kadar ziyaretçilerini düşüncelere sevk etse de, Nasreddin Hoca’nınki yüzlerde mutlaka tebessüme sebep olur. Onun hikayeleriyle gülerken düşünebilmiş nesiller vardır çünkü… Felsefeyi Türk gençlerine sevdiren kişidir. Uzaktan bakıldığında Osmanlı klasik mimari örneği gibi duran türbe, yakınına gidildikçe adeta neşelenir. Yeşil renkli külah biçimindeki çatı kısmı ve 10 ayrı açıklığıyla güneşin her ışık huzmesini içine alan türbe, etrafındaki yemyeşil ağaçlarla birlikte bütünlük sağlar. Mıcır taşla döşenmiş yürüme yoluyla ziyaretçilerini karşılaya Nasrettin Hoca Türbesi gerek mimarisi gerekse renklerinin canlılığıyla insanları gülümsetir. Eserin bir diğer önemli özelliği ise Nasrettin Hoca’nın felsefi mizahını anlatmak amacıyla ölüm tarihinin tersten yazılı olduğu kitabedir. Burada Hicri Takvim kullanılarak 683 (1284) olan ölüm yılı 386 olarak nakşedilmiştir. Ardında neşeli hatıratlar bıraktığın sürece ölümün hiçbir anlamı olmadığının bir göstergesi olarak duran türbe, Türk mizah tarihinin en önemli isminin kabriyle selamlar herkesi…