Mardin Müzesi

Süryani Katolik Patrikhanesi’nden bugünkü Mardin Müzesi’ne dönüşen yapı, şehrin en gözde mimarilerinden biridir. Antakya Patriği İgnatios Behnam Banni’nin 1895 yılında bir Süryani Katolik Patrikhanesi olarak yaptırdığı bugünkü mimari yapı, 2000’de Süryani Katolik Vakfı’ndan Kültür Bakanlığı’nca alınır. Aynı yıl içerisinde restore edilen bina, Mardin Müzesi olarak halkın hizmetine açılır. Geleneksel Mardin evlerindeki mimari özelliklere sahip olan müze, şehrin güney kısmına doğru ‘U’ planlı ve üç katlıdır. Müzenin doğusunda yer alan Meryem Ana Kilisesi ise aktif olarak şehrin Hristiyanları tarafından ibadet için kullanılır. Oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan Mardin Müzesi’nde Artuklulardan Bizansa, Asurlulardan Anadolu Selçuklu Devleti’ne kadar pek çok medeniyete ait arkeolojik keşifler sergilenir. Hediyelik eşya ve eğitim salonlarının da yer aldığı müze, bir bakıma interaktif sanat okulu olarak değerlendirilebilir. Sikke basımından kök boya baskısına, ebru sanatından seramik işlemeye kadar geniş bir eğitim skalasına sahip olan bu interaktif müze, şehre gelen tüm turistlerin en uğrak noktaları arasındadır. Arkeolojik Kazılar Salonu, İnanç Salonu, Ticaret Salonu, Yaşam Salonu ve Sahte Eserler Salonu’ndan oluşan sergi alanlarının yanı sıra müze idari binası ve ihtisas kütüphanesinin yer aldığı Mardin Müzesi, binlerce yıllık geçmişi günümüze ulaştıran bir köprü görevini görür.